100 haneli bir köyde doğdum, büyüdüm. İlkokulun 5. sınıfına kadar sadece üç tane hikaye kitabı okuyabildim. Köyümüzün çocukları kitap nedir bilmezlerdi pek. İmkansızlıklar diyelim, ekonomik sıkıntılar ya da şehre ulaşım sıkıntısı… Ben köyden çıktım, büyüdüm artık istediğim kitaplara ulaşabiliyorum ama o çocukların kaderi hala benimkiyle aynı. Yıllardır düşünüyorum, bu imkansız bir şey değil. O çocuklara bir kütüphane kurmaya söz verdim. Ne kadar bir sürede bunu yapabilirim b ilemiyorum ama sonuç olarak o çocukların yüzü gülecek, belki de daha önce hiç dokunamadığı kitapları ellerine alacak, o kitaplarda yeni karakterlerle tanışacaklar. . . . Bugün de düştük Ankara Altındağ’daki Peçenek Köyü’nün yollarına. 15 sene önce oturduğumuz, üzerine yazılar yazılmış, kalpler çizilmiş o tahta sıraları, masaları, içinde kitap olmayan kitaplıkları, montsuz askılıkları, perdesiz camları, boyasız duvarları hatırladık… Her bir köşede bir anımız vardı sanki. Bugün, 15 sene geriye sarıldı bizim için, 15